Biyoçeşitlilik, Tarım ve Gıda Sempozyumu; Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) öncülüğünde, Atatürk Üniversitesi ev sahipliğinde başladı.
TÜBA bünyesinde oluşturulan Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu ile Gıda ve Beslenme Çalışma Grubunun iş birliğiyle Atatürk Üniversitesi yürütücülüğünde 21-23 Eylül 2023 tarihlerinde düzenlenecek olan sempozyum, açılış programıyla başladı.
Tarımda yapılan hatalı uygulamalar ve son yıllarda etkisini daha fazla hissettiren iklim değişikliği nedeniyle tarımda ortaya çıkan biyoçeşitlilik kaybı ve olası etkilerinin tartışılacağı sempozyumda, konuyla ilgili güncel gelişmeler, sorunlar ve çözüm önerileri uzmanlarca ele alınacak. Biyoçeşitliliğin önemi ve değeri, yapılan hatalı tarımsal uygulamalar üzerinde durulacak olan programa; Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı’nın yanı sıra, TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Şeker, Iğdır Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Hakkı Alma, Lokman Hekim Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Gültekin, Erzurum Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Fevzi Polat, TÜBA Asli Üyeleri Prof. Dr. Mehmet Emin Aydın ve Prof. Dr. Kazım Şahin, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdür Yardımcısı Dr. Şerafettin Çakal ile çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı.
Prof. Dr. Aydın: “Üretilen Tüm Gıdaların %30’u İsraf Ediliyor”
Açılış programında konuşan TÜBA Asli Üyesi Prof. Dr. Mehmet Emin Aydın; tarımın sürdürülebilirliği için, verimliliğin arttırılması, daha akıllı arazi kullanımı, pazarlama ve dağıtımın daha iyi yapılması, israfın önlenmesi ve diyetlerde değişiklik gibi önerilerin dikkate alınmasının oldukça önemli olduğuna vurgu yaptı. Dünya üzerinde üretilen tüm gıdaların %30’unun israf edildiğine dikkat çeken Aydın: “Tarımın yaygınlaşması, iklim üzerindeki etkilerinin yanı sıra dünya çapında biyoçeşitlilik kayıplarına neden olmuştur. Arazi temizliği ve tarımsal üretim arttıkça pek çok bitki ve hayvan türü yaşam alanlarını kaybettikleri için yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Tek ürünlü tarım yaygınlaştıkça tarımsal ekosistemlerin çeşitliliği de azalmıştır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, sürdürülebilir tarım için takip edilmesi gereken beş ilke önermiştir. Bunlar; kaynak kullanımında verimliliğin artırılması, doğal kaynakların korunması ve geliştirilmesi, kırsal geçim kaynakları, eşitlik ve sosyal refahın korunması ve iyileştirilmesi, insanların ve ekosistemlerin iklim ve piyasa değişikliklerine karşı dayanıklılıklarının güçlendirilmesi, sorumlu ve etkili yönetişim mekanizmaları geliştirilmesi şeklindedir. Bu başlıklara uyulduğu takdirde olumlu sonuçların alınacağına yürekten inanıyor, etkinliğin düzenlenmesinde emeği olan herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Prof. Dr. Şahin: “Libya’da Yaşanan Afet, Acı Gerçeği Bir Kez Daha Gün Yüzüne Çıkardı”
Kendisinin de bir diğer Araştırma Üniversitesi ünvanına sahip olan Fırat Üniversitesi mensubu olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kazım Şahin ise, Atatürk Üniversitesinin Araştırma Üniversitesi olmasından dolayı tebriklerini ileterek konuşmasına başladı. Böylesine önemli bir apolete sahip olmanın yanında bunu devam ettirecek kriterlere uygun çalışmaların yapılmasının da en az o kadar önemli olduğuna vurgu yapan Şahin, bunun gibi önemli bir meselenin Erzurum’da konuşuluyor olmasının önemine değindi. Yakın zamanda Libya'da yaşanan sel felaketinin tekrar bu konunun hayati bir mesele olduğunu hatırlatması açısından çarpıcı bir örnek olduğunu belirten Şahin, hem Libya’da hem de Fas’ta yaşanan afetlerde hayatını kaybedenlere rahmet dileyerek benzer kayıpların yaşanmaması açısından doğayı korumanın ve daha yaşanabilir dünya bırakmak için bilimin ışığında adımlar atmanın elzem olduğuna işaret etti.
Başkan Vekili Polat: “Erzurum, Birçok Canlı Türüne Ev Sahipliği Yapıyor”
Erzurum’un bölgenin kesim noktasında bulunduğunu ve verimli toprakları ile tarihsel geçmişi açısından birçok endemik bitki ile canlı türlerine ev sahipliği yaptığını dile getiren Erzurum Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Fevzi Polat ise belediye olarak bu konu üzerinde hassasiyetle durduklarını ifade ederek, bu alana yönelik çeşitli çalışmalar yapıldığını söyledi. Canlı türünü korumak ve doğaya sahip çıkmak adına belediye olarak göletler, çiftçi destek programları, tarımsal teçhizat desteği gibi faaliyetler yürüttüklerini aktaran Polat, bu konunun çıktılarının yer aldığı kitabı belediye meclisine sunacağını dile getirdi.
Rektör Çomaklı: “Toplumsal Sorunlara Bilimsel Çözümler Üretiyoruz”
Atatürk Üniversitesinin son 7 yıldır akademik değerlerini, eğitim metodolojilerini ve toplumsal rolünü nasıl yapılandıracağını ciddi bir şekilde gözden geçirerek yeniden yapılandığını belirterek kürsüdeki konuşmasına başlayan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, evrensel bilimin ön saflarında yer alan, sorun odaklı çalışan, toplumsal sorunlara bilimsel çözümler geliştiren, toplumsal taleplere duyarlı olmanın yanında toplumsal taleplere yön veren bir üniversite olarak tanınmayı arzuladıklarını ve çalışmalarını da bu ideale ulaşmak için sürdürdüklerini söyledi.
Bu amaçla Atatürk Üniversitesinin büyük bir ortak akılla eğitim, araştırma ve topluma katkı misyon alanlarını harmanlayan 7 boyutlu Bütünsel Bir Meta-Sistem tasarladığının altını çizen Rektör Çomaklı: “Bu tasarım kısa, orta ve uzun vade eylem planları ile desteklenerek uygulamaya alınmıştır. Bu süreç çevik liderlik ve güçlü bir irade ile katılımcılık ve şeffaflık uygulamalarıyla desteklenmiş ve değişim süreci üniversitemizin tüm birimlerinde başarılı sonuçlar almaya başlamıştır” dedi.
“Bu Alanın Fahri Üyesiyim”
Biyoçeşitlilik konusunu uzun yıllardır dikkatle takip ettiğini, bu alana yönelik olarak kendisini fahri bir üye olarak gördüğünü ve göreve başladıktan hemen sonra Biyçeşitlilik Uygulama ve Araştırma Merkezini hayata geçirdiklerini aktan Rektör Çomaklı, son yıllarda küresel gündemin üst sıralarında yer alan Biyoçeşitlilik, Tarım ve Gıda konusunu ele alacak olan bu toplantının da Atatürk Üniversitesinin önemsediği konuların başında geldiğini belirterek: “Biyoçeşitlilik, yeryüzünde bulunabilen tüm bitki, mantar ve hayvan türleri ile mikroorganizmaları kapsayan bir terimdir. Biyoçeşitliliğin azalması sürdürülebilirliğin en büyük tehditlerinden biridir. Kentleşme, ormansızlaşma gibi arazi kullanım değişiklikleri, avlanma ve balık tutma gibi girişimlerle türlerin tehdit edilmesi, iklim değişikliği, küresel ısınma, kirlilik, istilacı yabancı türler biyoçeşitlilik kaybının ana nedenleridir. Biyoçeşitliliğin korunmasında öncelikle yanlış arazi kullanımını iyileştirmek, dolaylı olarak tarım, hayvancılık gibi konularda da düzenlemeler yapmak gerektiği açık bir gerçektir. Atatürk Üniversitesi ve TÜBA tarafından ortaklaşa düzenlenen ‘Biyoçeşitlilik, Tarım ve Gıda’ toplantısının başarılı olması ve ilgili taraflara güçlü bir mesaj olarak iletileceinden kuşkum bulunmamaktadır. Bu vesileyle; Biyoçeşitlilik, Tarım ve Gıda toplantısının ülkemiz ve tüm taraflar için hayırlara vesile olmasını diler, saygılar sunarım” diye konuştu.
Başkan Şeker: “Organizasyonun Tüm Paydaşlarına Teşekkür Ediyorum”
“TÜBA-Biyoçeşitlilik, Tarım ve Gıda Sempozyumuna teşrifiniz için hepinizi en içten duygularımla ve saygılarımla karşılıyorum” sözleriyle konuşmasına başlayan TÜBA Başkanı Prof. Dr. Muzeffer Şeker: “Sempozyumun ev sahipliğini yapan Atatürk Üniversitesine, kıymetli rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı’ya, TÜBA-Gıda ve Beslenme Çalışma Grubu Yürütücüsü Prof. Dr. Kazım Şahin’e, TÜBA-Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu yürütücüsü Prof. Dr. Mehmet Emin Aydın’a ve bu organizasyonun tüm paydaşlarına, katkı sağlayan herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.
“Biyoçeşitlilik Kaybı Hepimizi Olumsuz Etkiliyor”
Tarımın, sadece ekonomik değeriyle değil, gıda güvenliği ve sürdürülebilir yaşam için de kritik öneme sahip olduğunu vurgulayan Başkan Şeker: “Fakat günümüzde bu yaşamsal sektör, birçok tehdit altındadır. Biyoçeşitlilik kaybı ve iklim değişikliği, tarım sektörünü ve dolayısıyla hepimizi olumsuz etkilemektedir. Bunun yanı sıra, hatalı tarım uygulamaları, aşırı kimyasal kullanımı ve monokültür tarım gibi insan kaynaklı etkenler de bu tehditleri katbekat artırmaktadır. İklim değişikliği ve biyoçeşitlilik kaybı gibi küresel sorunlar, yerel uygulamalarla sınırlı kalamayacak kadar geniş bir yankı oluşturuyor. Bu yüzden uluslararası iş birliği ve bilgi paylaşımı da kaçınılmazdır. Akademik çalışmaların küresel ölçekte harmonize edilmesi, farklı coğrafyalar ve ekosistemler için adapte edilmesi, en iyi uygulama örneklerinin bir araya getirilmesi bu sürecin ayrılmaz bir parçasıdır” ifadelerinde bulundu.
“Teknoloji, Sürdürülebilir Tarım Uygulamalarına Önemli Katkılar Sağlayabilir”
Teknolojik gelişmelerin de bu alandaki sorunları çözmekte nasıl bir rol oynayabileceğinin göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkat çeken Şeker: “Dijital tarım, yapay zekâ, biyoteknoloji gibi ilerlemeler, sürdürülebilir tarım uygulamalarına önemli katkılar sağlayabilir. Ancak teknolojik çözümler, etik ve sosyal etkileri dikkate alınarak, dikkatli bir şekilde entegre edilmelidir. Teknolojinin sağladığı avantajlar, sadece belli bir kesim tarafından değil, toplumun tüm katmanları tarafından adil bir şekilde faydalanılabilir hale getirilmelidir. Bu noktada, sadece tarım ve çevre bilimcileri değil, politika yapıcılar, sosyal bilimciler, ekonomistler ve diğer disiplinlerden uzmanlar bir araya gelerek çok boyutlu bir değerlendirme yapmalı, pratik ve uygulanabilir çözümler üretmelidir. Şüphesiz ki, bilgi ve tecrübelerin paylaşılacağı bu sempozyum, bu amaç doğrultusunda atılacak kritik bir adımdır” dedi.
“Sempozyum Çıktıları, Yapılacak Politika ve Uygulamalar İçin Yol Gösterici Olacak”
Sempozyumun sonunda hazırlanacak olan raporun, bu konuda yapılacak politika ve uygulamalar için yol gösterici olacağına yürekten inandığını belirten Prof. Dr. Şeker: “Bizler, bu toplantının bilim, politika ve toplum arasında verimli bir diyalog oluşturmasını ve ortak bir hareket planı oluşturulmasına yardımcı olmasını umuyoruz. Saygıdeğer katılımcılar, hep birlikte ülkemiz ve dünya için daha sürdürülebilir, daha adil ve daha yaşanabilir bir geleceğin temellerini atabiliriz. Hepinizin bu süreçte yapacağı katkılar, gelecek nesillere bırakacağımız en değerli miras olacaktır” sözleriyle konuşmasını sonlandırdı.
Üç gün boyunca sürecek olan sempozyumda; “Tarımsal Biyoçeşitliliğin Önemi”, “Tarımda Hatalı Uygulamalar ve Biyoçeşitlilik”, “Hayvancılık ve Biyoçeşitlilik”, “Biyoçeşitlilik ve Gıda Güvenliği”, “Biyoçeşitlilik, Beslenme ve İnsan Sağlığı” ile “Biyoçeşitlilik-Biyokaçakçılık-Koruma Stratejileri” konuları ele alınacak.
KURUMSAL İLETİŞİM DİREKTÖRLÜĞÜ – 21.09.2023