1915 olaylarının tarihiliğî ve niteliği, politikacıların siyasî stratejilerine veya iç siyaset mülâhazalarına göre değişmeyecek kadar ciddîdir. ABD Başkanı Biden’in bu tutumu, tarihin hoyratça tahrif edilmesine hizmet etmenin yanında, yüzyıllarca aynı kültür çatısı altında yaşayan, acılarını, geçmişe dair yaralarını tamamen sarmak ve ortak geleceklerini birlikte inşa etmek için samimi gayret gösteren Türk ve Ermeni halklarını kutuplaştırmayı, barış ve istikrârın sağlanmasını zorlaştırarak tesis edilen dostluğu yıkmayı da hedef almıştır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından tartışmalı niteliği açıkça ifade edilen ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından Osmanlı İmparatorluğu’nun tamamen güvenlik amacıyla aldığı tehcir kararının, her geçen gün sayısız belge ile belgelenerek bilimsel gerçekler ışığında âdil bir hafızanın oluşturulduğu 1915 olaylarının, bir ‘soykırım’ olarak adlandırılması ülkemize ve milletimize karşı yapılmış bir siyasi saldırıdır.

ABD’nin tarihî konularda ne ahlâken ne de hukûken hüküm verme yetkisi bulunmamaktadır. Bu sebeple ABD Başkanı'nın diğer emperyalist güçlerden ödünçleyerek aldığı, kendi siyasî çarpıklığı ve tutarsızlığının da bir göstergesi olan ‘soykırım’ kelimesini kullanarak yaptığı açıklamanın, Türkiye Cumhuriyeti indinde hiçbir değeri bulunmamaktadır.
Parlak ve şanlı tarihiyle yüzleşmekten hiçbir zaman kaçınmayan Türkiye, bu konuda ABD dâhil kimseden ders alacak değildir.

ABD'nin tarihî gerçekleri çarpıtan ve tamamen siyasî çıkarlar üzerinden temellendirdiği bu talihsiz açıklaması, Türk halkının vicdânında asla kabûl görmeyecek, karşılıklı güven ve dostluğumuzu sarsan, sarılması zor derin yaralar açacaktır.

ABD Başkanı'nın, bazı siyasî çevreleri tatmin etmek amacını taşıyan ve özellikle Türkiye’nin dış siyasetinin sürekli baskı altında tutulmaya çalışılmasının yeni bir atağı olarak değerlendirdiğimiz ‘sözde soykırım açıklamasını’ şiddetle kınıyor, ABD’yi bu vahim hatâsını düzeltmeye, tarihten düşmanlık çıkarmaya çalışan çevrelerin gündemine hizmet etmek yerine, başta Türk ve Ermeni halkları arasında olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölgede barış içinde bir arada yaşama pratiğini tesis etmeye yönelik çabalarını desteklemeye davet ediyoruz.